26 Haziran 2007 Salı

SUYUNU BOŞA HARCAMA


Bugün yandık arkadaşlar çok sıcaaaaaaaaaaaakk hepimiz cehennem de gibiyiz hatta hamile,özürlü ve kronik rahatsızlığı olanlara tatil bile yapıldı haberiniz olmuştur

Biraz düşünmeliyiz küresel ısınma denen şeyin kış aylarından beri nekadarda kapımızda olduğunun farkında mıyız?
Buna bağlı olarak suyumuzda tükenmek üzere ben en azından kendi üzerime düşen görevi azda olsa sizinle paylaşmak istedim

Aşağıdaki linke tıkladığınızda faydalı bilgiler bulacaksınız.

Suyumuz Boşa Gitmesin

http://www.suyunubosaharcama.org/

Can Yücel'den 'MAL' bildirimi ...


Çok sevdiğim bir yazar var Can DÜNDAR
Bakın nede güzel özetlemiş yazısında Hayatı


1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
2-Gökyüzünde bi bulut
3-Bitlis'te beş minare
4-Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili
5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
7-Palandökende bir palan, iki döken
8-Kastamonu'da üç kasto
9-Üç fay hattı
10-Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
11-Dünyada mekan
12-Ahirette iman
13-Denizde kum
14-Uzayda yerçekimsizlik
15-Bi çuval gazoz kapaği
16-Bi kibrit kutusu sigara izmariti
17-On sekiz saç biti
18-Biri ingilizce 6 adet küfür
19-Yirmi tane boş naylon poşet
20-Sevenlerin kalbinde kurulmus bir taht
21-Bi sürü saç sakal, kıl, tüy, yün
22-Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
23-Bi ayakkabı çekeceği
24-İki büyük taş kütlesi
25-Bir adet ağaç gölgesi
26-Üç kuş kanadı sesi
27-Bi sürü kedi köpek
28-Bi marmara denizi
29-Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
30-Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu
31-Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
>32-Nakit 15 kuruş
33-Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür

20 Haziran 2007 Çarşamba

TÜM BABALARA VE ÖZELLİKLE DE ONLARI ÇOK SEVEN KIZLARINA




'BEN HAYATTA EN ÇOK BABAMI SEVDİM ' DER CAN YÜCEL. BEN HAYATTA EN ÇOK BABAMI SEVDİM. BU CÜMLEYİ KURMAK NE GÜZEL. İNSAN HAYATTA EN ÇOK ANNESİNİ SEVERMİŞ SANKİ. İLK ANNENIN KOKUSU GELİR YA BURNA, İLK DOYURAN VE İLK KUCAKLAYAN ODUR. DERKEN BABASI İLE TANIŞIR BEBEK. BU TANIŞMANIN ÜRKEKLİĞİ BİR SÜRE SONRA GEÇER. KOCAMAN ELLERİ VE KOLLARI İLE KUCAKLAYAN BABA, KÖTÜ RÜYALARDAN UYANDIRAN BİR GÜVEN BEKÇİSİ , GÖKYÜZÜNDEN TÜM HIZIYLA İNEN DOLU TANELERİNDEN KORUYAN BIYIKLI BİR TENTE VE EVLENİLECEK TEK PRENS OLUR. SONRA GÜNLER GEÇER, YARAMAZLIK YAPARSAN SENİ BABANA SÖYLERİM, YA DA YARAMAZLIK YAPARSAN SENİ POLİSE VERIRIM CÜMLELERİ KAFAMIZA KAZILA KAZILA BABA VE POLİS BİZDE GARİP BİR KORKUYA NEDEN OLUR. OYSA GÜVEN DUYGUSU EN ÇOK DA ONLARAYAKIŞMAKTADIR. DERKEN BİR GÜN YILLAR SONRA EĞER ALLAH SIRASIYLA VERDİYSE CEMALSÜREYYANIN ŞİİRİ OTURUR BOĞAZINIZA, SİZİN HİÇ BABANIZ ÖLDÜMÜ ? BENİM BİR KERE ÖLDÜ, KÖR OLDUM.... DİYEN DİZELER. KÖR OLMADAN SARILABILMELİ İNSAN BABASINA. KUCAKLAYIP KOKLAMALI. EĞER HALA YERYÜZÜNDE BIYIKLI BİR TENTENİZ, GECELERİ ŞEFKATLE ÜZERİNİZE ÖRTECEK KOCAMAN ELLİ BİR PRENSINIZ VE HALA BAZI ŞEYLERE İKNA ETMENİZ GEREKEN BİR BABANIZ VARSA SARILIN DOYASIYA ÇOK GEÇ OLMADAN, KÖR OLMADAN....

8 Haziran 2007 Cuma

SADE HAYATLAR BÜYÜK MUTLULUKLAR

İnsan hayatında sayılı mutlu günler var

En mutlu gününüz hangisi diye sorsam size ne cevap verirdiniz?
Kimimiz evlenmek;
Kimimiz bebeğinin dünyaya gelmesi yada gülümsemesi
Kimimiz üniversiteyi kazandığı günü
Kimimiz…

Bana göre hayatta mutlu olmak denen şeyin belki de inanmak ve inanmanın mutluluğu ne şekilde getirdiğini ve bizi gerçekten mutlu ettimi onun ölçülmesiyle mümkün ancak;

Düşünsenize küçük mutluluklarda büyük mutlulukların toplamını meydana getirmiyor mu ?
Zaten ...

Mutlu olmak için yapılan birçok şeyin kalabalıkların arasında kaybolmak olduğunu anladım ben

Artık daha sade daha özel yaşıyorum hayatı

5 yerine 2 arkadaş edinerek;
Suyu cam bardaklardan değilde elimlede içmeyi öğrenerek;
Çok büyük uzun süren tatiller yerine hafta sonu kısıtlı zaman olsada çok gezerek;
En çok sevdiğim hobi ;
resim çekerek
Hayatta ki; hayata gelmeme değecek hayat arkadaşıma omlet bile olsa onu süsleyerek servis ederek;
Mutfak masamızı taze kır çiçekleri bezeyerek;
Dondurmayı bile sade yiyerek;

……………………..

Size de tavsiyem hayatı kendinize göre sade yaşayın daha da mutlu olacaksınız….

@@e








TİMSAH DERİSİ

  • Bu sabah gazeteleri okuduğumda hayal kırıklığına uğradım..

    Neden mi?

    Bugüne kadar üst kabuğunu timsah derisine benzettiğim için yiyemediğim
    hatta isminin neden bir insan ismi olduğunu yada neden insana bu sebzeyi hatırlayacak ismin konduğunu bir türlü anlayamadığım o sebzeyi bana yedirmek için

    annemin tabiri caizse ne kadar yalvardığını anlatamam….

    Evet evet ENGİNAR dan bahsediyorum…

    Annem her seferinde

    - Kızım bak karaciğerini yeniliyormuş ; çok lezzetli ; ha patates ha enginar hiç farkı yok hatta patates tende güzel diyerek bana enginardan iyi bir insan ve arkadaşmış gibi bahsetmesinin üzerine taaaaa 27 yaşımda J nihayet enginar tattım hatta tatmadım yedim

    Ve tadınıda çok beğendim evet evet o timsah derisi görünümlü şeyin bukadar leziz olabileceğine inanamamıştım J


    Taki bu sabahki haberleri okuduğumda enginar hakkında hepimizin yanlış bildiklerini görene dek
    Bakın diyorki haberlerde karaciğer hastaları için ;

    Enginar korumuyor
  • Karaciğer hastaları spor yapamaz, istirahat etmeli, sırtüstü yatmalı, fazla hareket etmemeli düşüncesi kesinlikle yanlış. Oysa tam tersi, karaciğerin kan akımı sporla daha iyi duruma geliyor.
  • "Karaciğer hastaları diyet yapmalıdır" düşüncesi de yanlış. Hastalara durduk yerde diyet önermek, "yağlı, tuzlu yemeyeceksin demek" doğru değil. Sadece vücudu su ve tuz tutuyorsa, o zaman tuz kesilmelidir.
  • Karaciğeri koruyucu bir diyet ya da besin yok. Enginar yiyerek karaciğerin düzeleceği inancı da yanlış.

7 Haziran 2007 Perşembe

2007 BURSA FESTİVALİ PROGRAMI

Aslında bu yılki program elime geçtiğinde geçen yıllara oranla daha düşük düzeyde buldum festival programını ancak Ajda PEKKAN ve Nil KARAİBRAHİMGİL' in yanısıra Gıpsy KINGS ve Enrıco MACIAS kaçırılmayacak düzeyde konserler
İsterseniz programa bir göz atın derim ben
Buarada bilet satışları bugün başlamış durumda



2007 BURSA FESTİVALİ PROGRAMI

AYRINTI İÇİN:

www.bursafestivali.org

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
12 Haziran 2007 Salı
Konser
Bursa Devlet Senfoni Orkestrası - Moskova Balalayka DörtlüsüAçık Hava Tiyatrosu12 Haziran 2007 - 21:00

14 Haziran 2007 Perşembe
Gösteri
KUĞU GÖLÜ Kiev Devlet BalesiAçık Hava Tiyatrosu14 Haziran 2007 - 21:00

16 Haziran 2007 Cumartesi
Konser
Bursa da Akşam sefası Sanat müziğiAçık Hava Tiyatrosu16 Haziran 2007 - 21:00

20 Haziran 2007 Çarşamba
Gösteri
İstanbul Tasavvuf Müziği Orkestrası ve SemazenleriAçık Hava Tiyatrosu20 Haziran 2007 - 21:00

23 Haziran 2007 Cumartesi
Konser
Nil KARAİBRAHİMGİLAçık Hava Tiyatrosu23 Haziran 2007 - 21:00

25 Haziran 2007 Pazartesi
Konser
Tango dan MüzikaleAçık Hava Tiyatrosu25 Haziran 2007 - 21:00

27 Haziran 2007 Çarşamba
Konser
AJDA PEKKANAçık Hava Tiyatrosu27 Haziran 2007 - 21:00

30 Haziran 2007 Cumartesi
Konser
Neşet Ertaş Ve Abdallar TopluluğuAçık Hava Tiyatrosu30 Haziran 2007 - 21:00

4 Temmuz 2007 Çarşamba
Konser
GIPSY KINGSAçık Hava Tiyatrosu04 Temmuz 2007 - 21:00

5 Temmuz 2007 Perşembe
Konser
ENRICO MACIASAçık Hava Tiyatrosu05 Temmuz 2007 - 21:00

6 Haziran 2007 Çarşamba

LOST TÜRKİYE ANCAK BUKADAR OLUR




LOST AFİŞ


LOST

LOST u izleyenler bilirler dizinin 1.bölümüne başladıysanız bidaha kolay kolay vazgeçemezsiniz
biz tocamla yaptık bu hatayı 1.diziyi izledik şimdi 3.sezon bitti yeni sezonda 2010 a kadar devam edecek şimdi lost için size ayrıntılı bir yazı
yalnız bu teoriyi nasıl yazdı bilmiyorum ama bence mükemmel sonuçlar çıkarmış

yedinci mühür teorisi : ada, genel olarak black rock - dogal olarak ortaya cikan bir mineral. saibeli bir sekilde elekromanyetik dalgaları depolayan manyetik bir bant gibi. alvar hanso'nun büyükbabası olan magnus hanso maceracı bir tüccardı ve adaya ilk kez "black rock" adli gemiyle 19.yy'da gelmişti. niyeti köleleriyle birlikte bu efsanevi black rock'i dinamit yoluyla patlatarak elde edecegi madeni pazarda satmaktı. ama işler ters gitti, bir fırtınaya yakalanarak karaya vurdular. magnus kurtulmustu, ama köleler gitmişti. adayı terketmek için bir sal insa etmeye basladı. gemi batarken suya gömülen kölelerin çığlıkları kulaklarındaydı.. melankolinin geçmesini beklediyse de olmadı. aslında onları gerçekten duyuyordu. düşüncelerini, son anlarında hissettiklerini , hatta bazen kendi dillerinde... bu fısıltılar sesler ve hatıralar, black rockın dominant oldugu bölgelerde daha yogundu. aslında black rock'ın kendisinden geliyorlardı. aynen lavın sogurken zamanin manyetik durumunu kaydetmesi gibi black rock da elekromanyetik aktiviteyi- ışığı, sesi, düşünceyi, hafızayı- kaydediyor ve depoluyordu. daha onemlisi, black rock ayni zamanda ona gelecegiyle ilgili sezgisel bir fikir de veriyordu. sonunda bir gemi yapmayı başararak eve döndü . keşfettiği şey konusunda çenesini sıkı tuttu ve adayı satın aldı. gemisiyle adaya makul bir mesafede seyrederek meditasyon halinde, taşın (black rock) ona gelecekle ilgili anlattıklarını telakki etti ve bir yandan bunları kagıt uzerinde sabitledi. daha sonra bunları ticaret hayatında kullanarak adanın sırrıyla birlikte 20. yy'daki varisi alvar hansoya bırakabilecek kadar muazzam bir servete sahip olacaktı. valenzetti adindaki bir matematikçi, dünyanın sonuna dair "4,8,15,16,23,42" numaralarını içeren bir formül hesaplamıştı. bu sayıların her yerde olduklarını ve dünyanın sonunun tahmininde birincil rolde olduklarını iddia ediyordu. bu bulgu birleşmiş milletlere iletildiyse de pek ilgi görmemiş ve hatta gözardı edilmişti. alvar formülü ögrendi ve adanın kendisine verdigi bilgiyle alakalı bularak valenzetti'nin de dahil oldugu birçok kişiden oluşan dharma inisiyasyonu`nu oluşturdu. amaç bu sayıları değiştirerek dünyayı öngörülen korkunç sondan kurtarmaktı. dharma adada üslenmişti. oldukça gizli bir oluşum olmasına rağmen alvar insanlığın iyiliği için adayı bazı kalifiye insanlarla paylaşması gerektiğini biliyordu. bu yüzden bulabildiği en iyi bilimadamlarını ve psisik sınırlara dayanan guclere sahip bazi ozel cocukları adaya getirdi. adada bir cok istasyon kuruldu. kaderin degistirilemezligi teorisini sinayan deneyler yapildi. bu deneylerden biri 'swan''dı. kendilerine oyle telkin edildigi icin iki denegin bir dugmeye sistematik bir sekilde basip basmayacaklari test ediliyordu. aslinda test edilen sey, görevlerine olan inanclarinin kaderi yerinden bir milimetre oynatip oynatamayacagi idi. işe yaramadı. bir diger istasyon pearl idi. bu deney de swan'daki iki deneğin yaptıklarını izlemesi söylenen iki diğer denek üzerinde yapılıyordu. burada incelenen; salt gözlemlemenin swan'ın akıbetine yapacağı etkiydi. bu deney de bir sonuç vermedi. . . . sorunlu "kader"in adada hapsedilmesine, dünyaya akışının mümkün oldugunca engellenmesine karar verildi. böylece dünya kendisini bekleyen kötü kaderle karşılaşmayacaktı. .... adaya gelen çocuklardan biri olan jacob en özel çocuk seçilmişti. zihniyle küçük objeleri oynatabiliyordu. (orientation film'de goruluyor) madem black rock insan hafızasını elektromanyetik olarak depolayabiliyordu, kimbilir ; belki bir insan zihni de aynı şeyi yapabilir, bu elektromanyetik hafizayi kayadan emebilirdi. kader belki tersine cevrilebilirdi. jacob kayanın gücünün yogun oldugu yerin merkezine yerleştirildi ve marvin candle'in da dahil oldugu bir bilimadami ordusunun gözlemi altinda "kaya"nin icinden "kader"i emmeye calisti. ne yazık ki, daha sonra "incident" olarak bahsedilecek patlama gerçekleşti. jacob bu patlamayla cismani formunu kaybederek black rock tarafından emildi/hazmedildi. bilinci kayanın katmanlarına yerlesmisti. "insan"ken sahip oldugu nesneleri oynatma yetisi artık herhangi bir forma bagli kalmaksizin kullanilabilir durumdaydi. kendini tas katmanlari halinde özgürce hareket ettirebiliyordu. siyah bir toz bulutu (bkz: black smoke) halinde hareket ediyor ve kendini cesitli sekillere buruyebiliyordu. elektromagnetizmayi imaj ve ses olusturmak icin kullanabilecegini ögrendi. ve sonunda da ,- eko'da da gördüğümüz gibi- zihin okuyabilecegini. . dharma, kaderin yönünü degistirmek konusunda basarisiz olmakla kalmamis, masif bir anomali yaratak isleri daha da kötüye götürmüştü. alvar hanso üzgündü. karısıyla birlikte ölmek üzere adaya geldiler. jacob'un sessizce canlarını alması için yanyana iki kaya oyuğuna ölmeye yattılar. alvar'ın cebindeki kesede iki taş vardı; (biri siyah, biri beyaz) biri kendisi, biri karısı için. öldükten sonra iki ayrı benlik olarak bu iki taşın içine yerleşebilirlerse jacob onları kendi formuna dahil edince, black rock varoldugu sürece onlar da varolacakti. işe yaradı, jacob onları absorbe etti ve üç başlı bir varlık haline geldi. (yani radzinsky'nin blast door'da tarif ettigi cerberus gibi). vak'a, (patlamada bir kolunu kaybeden marvin candle'in tarifiyle incident) artik elektromanyetik enerjinin periodik olarak serbest birakilmasini gerekli kilmisti. dogal olarak yogunlasan enerji jacob/cerberus'un varligini sürdürürken geriye kalan bilmadamlarinin da "kader" kavramı uzerindeki arastirmalarini surmesini sagliyor, enerjinin periodik olarak bosaltilmasi ise basa gelebilecek bir baska felaketi önlemeye yariyordu. incident'nin gerceklestigi tüm alan betonla kaplanarak izole edilmisti. swan'in artik gercek bir amacı vardı. elektromanyetik enerjinin her 108 dakikada bir yakındaki bir baska uyduya aktarilmasi gerekiyordu. bu iş için ajan oldukları baştan belli olan radzinsky ve inman atandı. fakat onlar kaderi degistiremeyeceklerini/veya degistirmemeleri gerektigini düşündüler. bununla birlikte incident, dünyanın felaketine yol açacak olan kaderin bizzat kendisinde bir anomali yaratmıştı. bunun düzeltilmesi gerekiyordu. anomali, içinde o sirada hamile olan rousseau da dahil olmak uzere bir cok bilimadami olan bir gemiyi kendisine dogru cekti. dharma(-dan ne kaldiysa) bu geminin akıbetinin olması gerektigi gibi olmadigini gördü ve kaderle yaptiklari bu deneyin daha genis capta anomaliye sebep olabilecegini ve muhtemelen cok daha buyuk tehlikeler yaratabilecegini farkettiler. durum çığ gibi büyümeden hatalarını düzeltmenin yollarını aramaya başladılar. . . . bir dharma çalışanı olan bea klugh , icinde bulundugu idealist komunitenin üçlü grubun liderligindeki (jacob/cerberus) totaliter bir rejime * kaydigini hissediyordu. kendisi gibi düsünenlerle birlik saglamaya calismasi ise beyhudeydi cünkü itaatsizligin bedeli beyin yikama ve yeniden programlamaydı. (karl'i gördügümüz odada) "pearl" hala aktif ve kendisi orada görevliyken, radzinsky ve inman'la bilgisayar aracılığıyla iletişim kurmuş; onlara kendi keşiflerine dayanarak adanin ve hatchlerin gizli bir haritasini oluşturabileceklerini söylemişti. (john lock'un blast door'un uzerinde gordugu harita) yakalanmalari ihtimaline karsi dharma'nin oryantasyon filminin icinde bilgisayarla iletisim kurmanin yasaklandigi bolumu filmden çıkardılar. böylece kendilerinden sonra aynı göreve birileri verilecek olursa bu kuralla kısıtlanmayacaklardı. üçü bir kaçış planı formüle etti. radzinsky , kgb ajanıyken işkence ettiği insanlara, özellikle de işkence ederken gözünü çıkarttıgı bir kişiye dair imajlar görüyordu. tabii ki bu imajlara jacob/cerberus sebep oluyordu. bu görüntülerin bir amacı vardı. inanışa göre insanın geçmişinin üstesinden gelmesi, onun tutsagı olmaktan kurtulabilmesi için bir sınav vermesi gerekiyordu. radzinsky buna inanmasa da kaçabilmeleri için herşeyi yapacaktı, .inman'ın ordu bıçağıyla bir gözünü çıkararak bu testi verdi.* . . . uyandığında onu benjamin linus ve digerleri karşıladı. otherville'i gezdirip, dharma olusmunu genel hatlarıyla açıkladıktan sonra ona camdan bir göz ve bir iş verdiler. sessizce işini yapmaya başlamıştı ama aslinda tek istedigi bu adadan kaçıp gitmekti. bu yüzden planına sadık kalarak sabretti. doğru zaman geldiginde arrow istasyonunu birçok insanın da hayatına mal olacak şekilde patlattı. sonra da swan'da hala çalışmakta olan inman'la haberleşerek oraya gitmek icin adayi bastan basa kostu. neyse ki zamanlamasi sayesinde kacisini yagmura denk getirebilmisti ve jacob/cerberus'a yakalanmadan inman'a ulasmayi basarabilmisti. inman'in bir tuzak kurdugu swan istasyonuna ulastiginda artik hava kararmisti ve hatch'ten ufak bir ısık hüzmesi süzülüyordu. jacob/cerberus bu ışığı takip etti ama inman hatch'in girişine yerleştirdigi aynalar yoluyla onun kapiya yaklaştıgını gorebiliyordu. acil guvenlik kapisini aktive ederek (bkz: lockdown) suyu acti. kapinin disindaki jacob/cerberus'un da oldugu alan suyla doldu. merdivenin altinda atan sigorta ise jacob/cerberus'un icinden bir elektrik akiminin gecmesine sebep oldu. bu arada tamamen etkisiz hale getirilemeden jacob /cerberus'un bir kismi kapinin altindan gecmeyi basarmisti. bu kisim inman'in gecmisinden bir goruntu/bir kisi olarak karsisina cikinca radzinsky'nin bu gordugu seyin gercek olmadigina ve hemen kacmalari gerektigine dair ikna girisimlerine ragmen inman onu yok edecek gücü kendinde bulamadı. ;(sigorta kutusu* ve su borusu sezon 2 bölüm 1'de jack , hatch'in merdivenlerinden ilk indiginde görünüyor) radzinsky planina sadik kaldi ve swan'i, oryantasyon filmini eksik halde birakarak terk etti. dış dünya ile iletişim kurabileceği flame istasyonuna gitti. vardığında buranın terkedilmiş ve daha da tuhafı; kendisi için hazırlanmış oldugunu gordu. bol miktarda votka, satranç oynayabilen bir bilgisayar, bir kedi ve hatta duvarda da kendisiyle ayni dogum gununu paylasan rus cimnastikçi nadia comaneci'nin fotografi vardi. Monitörlerin karşısına oturup dış dünyaya ulaşmaya çalıştı. çok uzun zaman geçmişti aradan, berlin duvarı sovyetler birliğiyle birliğini de yanında götürerek yıkılmıştı. iletişim kurmak onun için anlamsızdı. sonraki birkaç günü sarhoş geçirdi. sonunda benjamin ve diğerleri geldiler. bir anlaşmaya vardılar: evet o onlardan birkaçını öldürmüştü ama vermesi gereken vicdan sınavını aslında vermediği ve dolayısıyla dharma'ya katılmak için kalifiye olmadığı için sorumlu tutulamazdı. kamplarına gelmediği ve istihbarat gorevlisi olarak onlar için çalıştığı surece yaşamasına izin verdiler. kendisine verilen stokla kendi kendine bakabilir durumdaydi. inman'in akibetini sordu. inman'i radzinsky^nin kendini oldurdugune ikna etmislerdi. uyandiginda yuzu olmayan bir cesetle karsilasmis, üzüntü içinde dostunu gömmüştü. (hatirlayin, inman'in flashbackleri) o anda, bahsi gecen kedi sekil degistirip kara dumana donustu (yani jacob/cerberus'a). radzinsky'ye liderligini reddettigi icin bakunin ismini koydu (bkz: mihail aleksandrovic bakunin)swan istasyonunda kurduklari tuzak yüzünden elektromanyetizmanın serbest bırakılması esansında bir terslik oldugunu, bunun bir anomaliye daha yol açıp nijerya'dan küçük bir uçağı adaya düşürdüğünü söyledi.bir kaç yaşamın sona ermesi veya küçük bir uçağın düşmesi belki çok problem olmayabilirdi (kader'in belli bir noktaya kadar course-correcting'i vardı) fakat asıl sorun uçağın uyuşturucu taşımasıydı. kaderinde hiç yokken bu uçağın düşmesi ciddi miktarda uyuşturucunun kaybı demekti ve dolayısıyla çok fazla hayatı -charlie ninki de dahil- etkileyecekti. bakunin'e, bu anomalinin dünya üzerinde yarattığı ve yaydığı etkiyi takip etme ve etkileyebilecegi tüm insanlarin profilini çıkarma görevi verildi. o da flame istasyonu vasıtasıyla bu insanları buldu. her biri bir şekilde ya düşen uçakla ya da birbiriyle baglantiliydı. anomali büyük dalgalar halinde büyüyecekti. sonunda bir şekilde bütün bu insanlar aynı gün aynı saatte aynı uçağa bindirilerek adaya getirildiler. jack, kate, charlie, rosei sawyer ve digerleri...dharma kaderin rotasının tamirinde (course-correcting) ona yardımcı oluyordu. . . . bakunin vicdan azabı içinde yanmış olan arrow istasyonuna döndü. filmin çıkarttıkları parçasını içeren incili, dharma'nın hediyesi olan cam gözünü ve inman'la iletişim kurmak için kullandığı radyoyu oraya bıraktı. desmond, guvenlik anahtarını cevirip swan'ın çökmesini sağladığında jacob/cerberus onun hayatını kurtardı. ama desmond onun gücünün küçük bir kısmını emmişti. şimdi desmond "geleceği" değil "kader"i görüyor. yani işlerin nasıl gideceğini değil nasıl planlandığını. yukarıdaki metin andrew smith 'in seventh seal theory ismiyle yazdıgı metnidir. http://www.4815162342.com adresinden ingilizcesini de okuyabilirsiniz.

işte been