31 Temmuz 2007 Salı

Küçük Mutluluklar..



Bir çay-kahve makinesidir gidiyor.

Bundan bir hafta önce Filiz in “Aylin bizde patentler gibi kendimize çay-kahve makinesi alalım mı? Bıktım sallama çay içmekten, midemi yakıyor “ Sözleriyle başladı her şey :))

Tabi hemen karar verildi. Bilgi işlem bölümü ve 1.kattaki tüm arkadaşlarla birlikte para toplayıp çay-kahve makinesi alacaktık (en azından biz düşündük)
Sonraki gelişmeler daha güzeldi. Neyse 2gün sonra Filiz elinde makine ile geldi.

Artık çayımızı sallama poşetlerden içmeyecektik yaaaaaa
Hemen kutlama yapmak geldi aklımıza ve cumartesi için İsminur, Filiz ve ben olmak üzere beylere sürpriz kek, poğaça, pasta yapıp kahvaltıda makineyi kutlayacaktık ve kutladık.

Bu makineyi bu kadar anlatmamın bir başka nedeni; arkadaşlıkların paylaşarak nasılda güzelleşebildiğini vurgulamak aslında.
Küçücük bir kahvaltı için bile bir araya gelip birlikte paylaşılan 15-20 dakikanın güzelliği ortamınızdaki huzuru olumlu yönlerde etkiliyor…

İnsanın arkadaşları olmalı hayatta çünkü bu hayat yalnız geçirilmeye değmiyor sıkıcı, bunaltıcı, yalnız bir yaşama dönüşüyor.

Artık çayımızı o demliyor

İyi ki aldık seni makine :))

Bu kadar anlattıktan sonrada resmini koymamak olmazdı tabi :))

28 Temmuz 2007 Cumartesi

26 Temmuz 2007 Perşembe

Çok Yakında ... Kelebekten Kelebekler Dünyası ...



En çok sevdiğin hayvan nedir diye sorsanız şimdi bana kelebek diyeceğim belki biraz garip kaçacak ama ben gene de kelebek diyeceğim..

Ne biliyim hani evde beslemek istesen beslenmez doğa hayvanıdır ya kelebek hani her yere gider ya özgürce çok sevimlidir renkli renkli kız çocuklarının belki de en çok sevdiği simgedir çocukluğundan buyana ..
Benimde bebekliğimden başlayan bir "kelebek" ve "kırmızı" tutkum var

Biliyorum annemin etkileri bunlar hep ama büyüdüğümde de vazgeçemediğim iki şeydir

“Kırmızı ve Kelebek”

Düşündüm ki görsem dokunamasam da hatta korksam da,
ama buna rağmen çok sevdiğim, evimdeki birçok eşyanın, ya da kıyafetlerimin üzerindeki bir çok simgenin hemen hepsi kelebek

Neler biliyor neler bilmiyordum senin hakkında bunu düşünmeye başladığımdan bu yana araştırıyorum

Sizinle de paylaşacağım yakında

İyi ki Doğdun Rabiaaaaaaaaaaaa

Bir yıl daha bitti, ama sakın üzülme zaman çabuk geçiyor diye... Unutma ki herkes aynı şeyi yaşıyor. Bu yılın sonunda geriye baktığında umarım "harika bir yıldı" dersin.. Dileğim bugün dilediğin tüm dileklerinin gerçek olması. Geleceğini oluşturacak her yeni gün, bir önceki günden daha güzel, isteklerine uygun ve seni mutlu edecek şekilde olsun!Bil ki kalbimin en derin yerinde bugünü seninle kutluyorum. Nice yaşlara...

24 Temmuz 2007 Salı

Doğum Günün Kutlu Olsun Bitanemmmm



Yaşayalım Ki

Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyım istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.



Yaşayalım kı, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.



Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bır şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek... Böylece yaşamalıyız işte.



Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.



Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehırden.



Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli zıyaretimize, geçmışteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız...



Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı \"herşeyde\".



Can Yücel

14 Temmuz 2007 Cumartesi

Yeni Ufuklar




Ve sen birgün gidecektin denizine kavuşmak için. bana batan güneşin altından Uzaklaşan ufka bakmak kalacaktı.
İşte o gün, bu gün deniz kokan sevgili...

13 Temmuz 2007 Cuma

Hayata Karşı 4Yıl









Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var.
Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.
Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey.
Aşk Deprem Gibidir
Ne zaman kimi vuracagini asla bilemezsiniz.

Gece yarisi aniden, dipten yukselen coskulu bir dalga gibi kabarir içinizde.

Toprak ayaginizin altindan kayiyor gibi olur ve en hazirliksiz oldugunuz anda bütün siddetiyle vurur.

Sarsilir, neye ugradiginizi sasirirsiniz.

Heyecan,korku, kararsizlik, cesaret, aci, ofke,huzun,merhamet, siddet kaplar bir anda dunyanizi. Es dost yardima kossa da kolay toparlanamazsin.

Bittiginde agir bir enkaz birakir geride.

Daha kotusu, "tamamen bitti" sandiginiz sarsinti, hafif bir siddette artci soklar halinde yillarca surebilir.

Kalbinizdeki kirik hat ara sira yoklar yeniden...



Ben kendi adıma bu artçı şokların bitmesini hiç istemiyorum
Seni Çokk seviyorummmmmmmmm...

Ayrıca dilemiş olduklarına yürekten katılıyorum :)))

9 Temmuz 2007 Pazartesi



GİTMEK

Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...

Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.

Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten.
Herşeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.

Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.

Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız "kalk gidelim",
öbür yanımız "otur" diyor.

"Otur" diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu...
En kötüsü alışkanlık.
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.

Evlenmeler...
Bir çocuk daha doğurmalar...
Borçlara girmeler...
İşi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.

Misal ben...
Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki...
Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?

"Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır;
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
Kendi imalatımız küfeler.

Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım,
İnadına kök salmak lazım.

Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabii yapanlar, ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa.
Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.

Ne mümkün.
Sabah 9, akşam 18
Sonra başka mecburiyetler
Sıkışıp kaldık.
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
Bu kadar ağır olmamalı.

Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
Ne saçma...
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba.

Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç,
Ama olsun... İstemek de güzel.

Can Yücel

Pazartesi ya bugün hani sendromlarla dolu bir gün ya;
Hani birde hafta sonunun tadı damağında kaldıysa yarın yine mi iş var diyerek geçirdiysen pazar gününü bugün eziyetlerle dolu bir gün gibi geçiyor her hafta…

Ancak bu sabah saatlerinde aldığım bir haberle birden irkildim zamanın bile nasıl geçtiğini anlayamadım
Bir arkadaşımla ilgiliydi bu haber tabiî ki arkadaşım kim bunu söylemeyeceğim ama ben olanlardan o kadar çok etkilenmişim ki
Sevinilecek mi ? Üzülünecek mi? Bir haber mi hala karar verebilmiş değilim

Ve bu olayla ilgili bir kez daha anlamış oldum ki

Aileler çocuklarının hayatlarına çok fazla karışıyor hatta bazen onları rencide edecek, evden çekip gitmesine neden olabilecek, hayata olumsuz yönlenlerden bakmasını sağlayabilecek kadar benciller bazen…

Unutmayın “keşke” nin panzehiri “iyi ki”dir…

Neden “iyi ki” demek varken “keşke” yi seçelim

5 Temmuz 2007 Perşembe

Sizi de bekleriz / Darısı başınıza

Bana sorarsanız en çok sevdiğim aydır "Temmuz"


Neden mi?


İşte nedeni


……………


Eğer ;


O'nu hatırladıkta başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz... ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin... Onunlayken pervaneleşen yelkovanlar, gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de; uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa... dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa, Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız, sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla... ...o halde bugün sizin gününüz!..






"Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.














3 Temmuz 2007 Salı

Ya Hayat Böyle Olsaydı


İSTERDİM



Bu aralar kulaklarım uğulduyor,
rüyalar görüyorum sık sık anlamı olmayan ama
gerçek hayatta gerçekleşti ve işte çıktı bu rüya dediğim…

Siz nasılsınız bu ara iyi misiniz?

Soruyorum çünkü bende mi acaba bu tuhaflık diyorum bazen kendi kendime,
Yanılan, boş yere yıpranan, ben miyim? Acaba

Yâda bu kadar olumsuzluklarına karşı bile dünyanın; elinde biz sadece yaprak mıyız oradan oraya savrulan acaba

Hayat bir kumarmış;
Hayata gelmekte seçimini yapamadığımız tek şey

Dünya artık gencecik yaşamların çok çabuk bittiği bir dünya oldu
Geride kalanlara ise alışmak ve kabullenmek düşüyor
Duyar gibi oluyorum sesinizi
“Keşke elimizden başka bir şey gelse”

********

İsterdim yeniden doğmak yada hepten yok olmak

İsterdim daha iyi olmak bir melek gibi

Kanat açıp dağlara uçmak

Birileri buna izin vermedi

Buralarda yaşamak izne tabi

Saçına dokunmak rüzgarların temasıyla

Yeniden coşabilmek karanfillerle

Uçurumları yenmek kaygan zeminlerde

İsyanlara dalmak deli cesaretiyle

İsterdim yeniden doğmak yada hepten yok olmak

İsterdim daha iyi olmak bir melek gibi

Kanat açıp dağlara uçmak

Birileri buna izin vermedi

Buralarda yaşamak izne tabi

İsterdim acıyı yok etmek kalbinden sevdiklerimin

Geceyi çekip almak günlerinden

Maviye akmak sisli güz denizinde


Barış AKARSU

1 Temmuz 2007 Pazar

AŞIRI SICAKLARDAN KORUNMA TEDBİRLERİ

Bu yaz ençok tekrar ettiğim cümle çok sıcak oldu.
Eşimde bu sözü çok sarfettiğimden olsa gerek mailinde doktorunun sıcaklara karşı alınacak tedbirlere karşı mailini yollamıştı sizinle paylaşmak istedim...


A.Genel Korunma
· Dışarıda bulunulduğunda açık renkli, hafif, bol ve sıkı dokunmuş kumaşlardan yapılan giysiler tercih edilmeli; geniş kenarlı ve hava delikleri olan şapka giyilmeli ve güneşin zararlı ışınlarından koruyan güneş gözlüğü kullanılmalıdır.
· Dışarıda çalışması gerekenler mümkün oldukça güneş altında korunmasız kalmamaya, aşırı hareketlerden kaçınmaya, sık sık tuz içeren sulu gıdalar almaya dikkat etmelidirler.
· Yoğun fizik aktivite Spor yapmak için sabah ve akşam saatleri tercih edilmeli, her bir saatlik spor için en az 2-4 bardak sıvı alınmalıdır. Ağır fizik aktivitelerden kaçınılmalıdır.
· Risk altındaki yetişkinler ve yaşlılar, günde en az iki kez güneş veya sıcak çarpması yönünden izlenmelidir. Bebekler ise bu açıdan daha sık izlenmelidir.
· Bebek, çocuk, engelliler ve hayvanlar kapalı ve park etmiş araçlarda kesinlikle bırakılmamalıdır. Araçların iç ısıları, klima olsa dahi park edildikten çok kısa süre sonra yükselmektedir. Araç terk edilirken herkesin dışarı çıktığından emin olunmalıdır.
· Kapalı alanlar iyi havalandırılmalıdır. · Güneş gören pencereler perde vb. güneşliklerle gölgelendirilmelidir. · Vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş alınmalı; bunun mümkün olmadığı durumlarda ayaklar, eller, yüz ve ense soğuk suyla ıslatılmalı veya silinmelidir.
B. Beslenme ve Sıvı Alımı
· Susuzluk hissi olmasa bile her gün en az 2-2.5 litre (12-14 su bardağı) sıvı tüketilmelidir. · Kahvaltıda az yağlı peynirler, zeytin ve taze sebzeler bulunmalı, kafein içeren içecekler yerine de süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir.
· Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı; yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılmalıdır. Yemekleri pişirirken kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda veya az suda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalıdır.
· Vücut direncini artırmak ve vücudun yeterli miktarda vitamin ve mineral almasını sağlamak için bol miktarda sebze ve meyve tüketilmelidir.
· Terleme ile artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için her zamankinden daha fazla miktarlarda sıvı alınmalıdır.
· Sıvı alımında su içmek esas olmakla beraber, su dışı sıvı alımında kahve, çay ve gazlı içecekler yerine süt, ayran ve meyve suyu gibi içecekler tercih edilmelidir. Eğer doktor tarafından sıvı alımı kısıtlanmış veya idrar söktürücü ilaç kullanılması söz konusu ise ilgili doktora başvurmak gerekir.
· Mide kramplarına neden olabileceği için çok soğuk ve buzlu içecekler tercih edilmemelidir. · Kafein, alkol ve fazla miktarda şeker içeren içecekler vücuttan daha fazla sıvı kaybına yol açtığı için tüketilmemelidir.
· Dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin, tüketiminden kaçınılmalı, çabuk bozulma riski olan besinler (et, yumurta, süt, balık vb.) açıkta bekletilmemeli, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamalarında hijyen kurallarına özen gösterilmelidir.
AŞIRI SICAKLARIN SAĞLIK ÜZERİNE ETKİLERİ
a)Güneş veya Sıcak Çarpması: Aşırı sıcağa maruz kalma sonucu beden ısısını ayarlayan terleme mekanizmasının bozulmasına bağlı olarak vücut ısısının düşürülememesi ile karakterize bir tablodur. Vücut ısısı 10-15 dakika içerisinde 40-41°C üstüne çıkabilir. Güneş veya sıcak çarpması acil olarak tedavi edilmezse kalıcı hasara veya ölüme neden olabilir. Bilinç kaybından önce tedaviye başlanması durumunda iyileşme şansı oldukça yüksektir.
Kişinin ateşi 39.4°C üzerindedir, deri kuru, kırmızı ve sıcaktır, terleme yoktur, bulantı kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, göz çukurlarının belirginleşmesi ve görme netliğinin bozulması ile komaya kadar gidebilen şuur bulanıklığı veya kaybı vardır.
İlk yardımda; kişi hemen serin ve hava akımı olan bir yere alınmalı, sıkı giysileri gevşetilmeli, soğuk su veya soğutucularla (vantilatör, klima vb.) soğutulmaya çalışılmalı, kesinlikle içmesi için sıvı verilmemeli ve en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir. Gerekli durumlarda hava yolu açılmalı ve suni solunum yapılmalıdır.
b)Sıcak Bitkinliği: Uzun süre aşırı sıcağa maruz kalma ve yeterli miktarda sıvı almamaya bağlı su ve mineral kaybıyla meydana gelir. Daha sıklıkla yaşlılarda, yüksek tansiyonu olanlarda ve güneş altında çalışanlarda görülür. Aşırı terleme, yorgunluk, halsizlik, bayılma hissi, nabız hızlanması, ateş yükselmesi belirtileriyle kendini gösterir. Deri soğuk ve nemlidir, nabız hızlı ve zayıftır, solunum hızlı ve yüzeysel, şuur açıktır. Güneş çarpmasının daha hafif şekli olup hayati tehlike yoktur.
İlkyardım; uygun ve zamanında yapılırsa genel durum hızla düzelir. Serin bir yerde istirahata alınan hastanın giysileri gevşetilip, sırt üstü yatırılarak bacakları yükseltilir. Islak havlu veya bezle serinletilmeye çalışılır. Bol miktarda sıvı verilir; özellikle de tuzlu ayran içirilir. Yaklaşık 1 saat içerisinde kişinin genel durumu düzelmezse mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir.
c)Sıcak krampları: Aşırı aktivite sonucunda terlemeye bağlı olarak vücutta hızlı bir su ve tuz kaybı meydana gelir. Düşük tuz seviyeleri kaslarda sıcak kramplarına neden olabilir. Sıcak krampları aynı zamanda sıcak bitkinliğinin belirtilerinden birisidir. Genellikle karın, bacak ve kol kaslarının fiziksel aktivite sırasında ağrılı spazmlarıyla meydana gelir.
Sıcak krampları için tıbbi tedaviye gerek yoktur, kişinin yaptığı aktivite durdurulmalı sakin ve serin bir yerde oturtulmalıdır, meyve suyu veya mineralli içecekler içirilmelidir. Kramp meydana geldikten sonra en az birkaç saat fiziksel aktivitede bulunulmamalı, bir saat içerisinde geçmezse en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
d)Güneş Yanıkları: Deriye hasar vereceği için güneş yanıklarından kaçınılmalıdır. Uzun süreli güneş ışığına maruz kalmakla meydana gelir. Deri kızarık, ağrılı ve aşırı derecede sıcaktır. Eğer etkilenen kişide ateş, bül (su toplanması) ve şiddetli ağrı varsa veya 1 yaşından küçükse en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Güneş yanığından korunmak için güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınılmalı, güneş yanığı olan yerler soğuk su ile silinmeli, etkilenmiş bölgelere nemlendirici tıbbi losyon sürülmelidir. Yağ, salça, yoğurt ve diş macunu vb. maddeler kesinlikle sürülmemeli, büller patlatılmamalıdır.
e)Sıcak Döküntüsü (İsilik): Sıcak ve nemli havalarda aşırı terlemeye bağlı olarak derinin tahrişidir. Her yaşta görülmekle birlikte sıklıkla bebeklerde görülür. Küçük kızarıklıklar şeklindedir. Sıklıkla boyun, göğüs, dirsek iç yüzü gibi kıvrım yerlerinde görülür. Kızarık bölgeler kuru tutulmalı, daha serin ve daha az nemli ortam sağlanmalıdır.
f)Güneşin Geç Dönem Etkileri: Güneş ışınlarının sağlık üzerine oldukça önemli olumlu etkileri mevcuttur. Uzun süre maruz kalındığında olumsuz etkiler de ortaya çıkabilir. Ciltte erken yaşlanma, gözde katarakt gelişimi, deri kanseri ve güneş lekelerinin ortaya çıkması bu olumsuz etkilerindendir